İki takımın da kontröllü başladığı maçta, maçın ilk ateşini Belçika'nın golü çaktı.
Belki de bu golün sayesinde 5 gol izledik. Belki bu gol olmasaydı tüm maçı körler sağırlar birbirini ağarlar şeklinde sıkılarak izleyecektik.
Belki de bu golün sayesinde 5 gol izledik. Belki bu gol olmasaydı tüm maçı körler sağırlar birbirini ağarlar şeklinde sıkılarak izleyecektik.
Her neyse maçın analizine baktığımızda takıma oturtulmak istenen, günümüzün favori taktiklerinden olan, 4-3-3 sistemi görülüyor. Tabi bunda Hollandalı bir teknik adama sahip olmamızın payı büyük. Ve bu taktiği oynayabilecek kalitede isimlerimiz de mevcut. Ancak ilk yarıdaki takımın bu taktiği pek başarıyla oynadığını söyleyemeyiz. İleri uçtaki Tuncay fazlasıyla yalnız kaldı ve gerçek mevkisinin orası olmadığını her pozisyonda gösterdi. İlk yarı boyunca ne top tutabildik ne de pas yapabildik. Fakat rakibinde etkisiz oyunu da ilk yarının öyle biteceğini sandırtdı bizlere. Ama yıllardır, kendimi bildim bileli varolan yan top sorunumuz ortaya çıktı ve yarıyı 1-0 yenik kapattık.
İkinci yarıda ise farklı bir onbir vardı sahada. Gerçek bir santrafor olan Semih oyuna girdi ve Tuncay gerçek mevkisi olan kanatlara geri döndü. Bu dakikadan sonra bütün maçın akışı değişti. Sağdan Tuncay, soldan Arda ve ortadan Hamit, Emre ikilisiyle ayrıca Semih'in santrafor oynama becerisiyle ileride çoğalmaya, top tutmaya başladık. Erken gelen gol ise hepimizi rahatlattı. Bu golün gecikmesi demek, ayakların titremesi ve stresin başlaması demekti. Hamit'in ayağından gelen golle milli takım daha çok top yapmaya başladı. Golden 10 dakika geçmeden kontrada Hamit'in ortasıyla ve Semih'in ayağıyla gelen gol tribünleri daha da rahatlattı. Golden hemen sonra Kompany'nin gördüğü kırmızı kart da bal-kaymak gibi geldi. Herkes geri kalan yarım saatin daha rahat geçeceğini hatta takımımızın bir iki gol daha atıp farkı açacağını düşünürken, yine yan top ve yine kalecimizin hatasıyla maç 2-2 ye geldi. Dakikalar akıp geçerken, ümitler azalırken 78.dakikada bir diğer yıldızımız Arda sahneye çıktı. Rakibin hücum silahı olan yan topla gelen topa vuruşunu yapan Arda'nın şutu defansa çarpıp girdi. Bu golün ardından maçı 3-2 kazandık.
Takımımızın analizine baktığımızda, bu maçta Onur pek fazla güven vermedi. Siz diyin heyecandandır ben diyim basireti bağlandı, ama ne dersek diyelim kötü bir gece geçirdiği aşikâr.
Savunmamız ise maç genelinde iyiydi. Bu maçta büyük tehdit sağlayacağını düşündüğüm Lukaku hemen hemen hiç topla oynayamadı. İkinci golde Onur'u bozan kafayı atan oyuncu olsada defansımızın içinde eridi gitti. Sağda 70 dakika Sabriyle son 20 dakika ise Gökhan la oynadık. Sol bekte ise İsmail Köybaşı. Bu çocuğun üstünde durulursa ülkemizin sol beki de sağ beki gibi yıllarca sorunsuz gider. Göbeğimizde ise bugün iyi oynamasına rağmen Ömer'in yaşı Servet'in ise hem sakatlığı hem dengesiz formu gelecek yıllara bir sıkıntı bırakacak gibi. Alpay-Bülent ikilisinden sonra ülkemizin hala kaliteli stoper yetiştirememesi ise düşünülecek bir şey olsa gerek.
Orta sahamız ise Avrupa standartlarında. Ön liberomuz Aurelio hala genç gibi. Yedeği ise Valencia'lı Mehmet Topal. Belçika maçının yıldızlarından Hamit ise gerçekten müthiş bir oyun oynadı. Oyununu bir gol ve bir asistle süsledi. van Gaal' e mesaj gönderdi resmen. Umarım bu sezon formasını kapar ve zor da olsa forma sırtında asılı kalır. Yanında ise Emre var. Sakatlıklardan uzak olunca gerçekten hem Fenerbahçe de hem de milli takımda iyi performans sergileyen tecrübeli isim her zaman güven veriyor. Ve unutmamak gerek takımın yedeklerinde geçen sene Arsenal'in milyonlarca euro verip alamadığı Nuri de var.
Forvette ise 4-3-3 ün kanat bölgesinde Arda ve Tuncay oynadı. Sakat olmadıkları sürece de 2012 yolunda bu ikili kanatları işgal edecekler gibi. Arda'nın bu maçtaki müthiş performansı ve istekli oyunu göz doldururken Tuncay'ın ilk yarıdaki sönük performansı ise hayal kırıklığı yarattı. Tabi mazareti olmasından ötürü kimse de Tuncay'ı suçlayamaz. İlk yarıda santrafor oynadı ve fazlasıyla sırıttı. Semih girdikten sonra ise hem Tuncay hem de milli takımımız rahatladı ve maçı zor da olsa kazandık.
Belçika da ise Fellaini biraz parlayan bir isim oldu. Everton lu oyuncu gerek fiziği gerekse tekniğiyle dikkat çekti. Fakat biraz sert oyunu oyuncunun bu iyi yanlarını götürebilirdi. İlk yarıda Arda'ya yaptığı kasti faul oldukça insafsızcaydı. 17lik Lukaku ise benim gözümde tam bir hayal kırıklığıydı. En korktuğum isim olan Lukaku hemen hemen hiç etkili olamadı. Kanatlarda oynayan Dembele de takımın yıldızlarından olmasına rağmen hayal kırıklığı yarattı.
Geleceğe yönelik ise şunları diyebilirim. Şimdi ki rakibimiz Almanya olacak. Deplasmanda da burada da seyirci yönünden sıkıntımız olmayacak. Fakat sakın 2de 2 yaptık diye kendimizi dev görmeyelim. Ne kadar acı olsa da ülkemiz futbolda da 2.sınıf bir futbol ülkesidir. Belçika yı yenmiş olabiliriz ama önceki elemelerde yaşadıklarımızı unutmadan her maçı tek tek oynayıp ciddiye almalıyız.
Kısacası haddimizi bilmeliyiz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder